Ana içeriğe atla

Saray Şubatları

 Akşamüstünün griliğinde seni tekilleştirir Saray Şubatları. Kışı da rüzgarı da önünde diz çöktürür ayazı. Alır başını gider mevsimler senden uzaklara, tekilleştirmekten ziyade bir başına bırakır seni kalabalığın ortasında. Öfkesinden kuduran rüzgarlar seni hiç de umursamıyordur aslında, tıpkı senin de onları umursamadığın gibi. Sevdiklerin, ailen ya da arkadaşların yoktur yanında; bu yüzdendir, yalnız yürürsün Saray'ın sokaklarında. 

 Yaşın, cinsiyetin, siyasi görüşün, dini inancın ya da tuttuğun takım kaybolur düşüncelerinin arasında. Şubat kaybettirir birçok şeyi, zaman akıp gider parmaklarının arasından. Yazdıklarından, dinlediğin şarkılarından bir tat hatırlatır sana; tadı damağında kalır yalnızlıklarının... 

 Biriktirir hatıraları, işini bilir Şubat ve en gerektiği an serbest bırakır anıları.

 Tıpkı anlattığı gibi şairin, yoksul bir gramofon çalar, iki genç oturur kafiyeli şiirler yazar, bir çay bir muhabbete karakter katar. Sarayın akşamüstünde güneş batar, yeni akşamlar yeni hatıralar doğar. Sıcak-soğuk kafasına göredir Saray'da. Bazen soğuk bir karanlık çöker bazen de turuncudur kaldırımlar sokak lambalarının yağmur damlalarına vurup yansımasıyla. Bazen ayazdır bazen sıcacıktır Saray Şubatları. Sen yine de ellerin cebinde aheste aheste yürürsün. Bugün sen değilsindir o şiirleri yazanlardan, sen değilsindir çayınla muhabbetin renk katanları...

 Yalnızsındır; yalnızlıktır, bir başınalıktır Saray'ın Şubatları... 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Necronomicon

Daha önce hiç söylenmemiş ne söyleyebilirim?       Çok yorgunum. Ve çoktan kayboldum. Artık ilhamımı da yitirdim sanırım.  Yaşamak falan da istemiyorum. Karanlık bir çukur var içimde, evrendeki en ağır nesne. Işığımı yutar, beni çeker içine. Sonsuza kadar sürüklenir, atomlarıma kadar ezilirim. Bugün yine griyim. Koca bir hayat boyunca yaşadıklarımı küçücük bir hisse sığdırıp nasıl tarif edeyim? Bu yüzden belki de susmak en iyisi. Çünkü ne kadar konuşsam o kadar anlamayacaksın beni. Yine de anlatmak geliyor içimden sana, ne yapayım? Seni yazmak bir çeşit nekromansi.       Yokluğuna dayanamayıp devrilir tümcelerim. Öyle olmasa, yani sen olsan, o zaman ben bile mutlu olabilirim. Dünya acılarla dolu bir yer olmaktan çıkar; yaşamak bundan böyle sadece ıstırap değil. Senden çocuğum olsun isterim. Adını Yaz koyarım. Adını içimdeki karanlığa doğan güneşten alır. O doğduğunda gün doğar; ışık olur. Bak gördün mü, artık yaşamamın bir anlamı var! Ölmeyi...

Bohem Yalnızlığı

    Sen yaz düşüsün çocukluk aşkı. Gecesi başka; fezadaki yıldızların her biri, sana giden yollarda ekmek kırıntısı. Bir meltem eser, yahut burnumda ıhlamur ağaçlarının kokusu. Hikâyeler bana seni anımsatır, kahramanları sen. Nasıldı o şiir söyle; bir şehir gider benden sen gidersen...      Gündüzü başka, şarkılar seni hatırlatır. Kimse bilmez gerçeği, aşk bu yüzden Fransızca'dır. Siyah beyaz ve elegant. Sen yapbozun kayıp parçası, saklanan bir paskalya yumurtası. Biraz da alıngan. Kirpiklerine söyle kırpılmasınlar, canımdan edecekler beni canımdan.     Sabaha karşı kalem bırakır bileklerim. Gün doğmadan uyuman gerek, tan ağarsa uyuyamazsın. Tüm kalelerim zapt edilir, ordularım dağılır. Teslim olurum sana bilfiil, harap ve bitap. Seni sevmek vatan müdaafasıdır. Bense kuvva, sen eşkıya diyeceksen isyan etmem mi sandın? Ah o incecik dudakların olmasa seni görürdüm. Ya istiklâl mücadelesi verirdim uğrunda, ya ölürdüm!       Seni özgürc...

Pazar Kahvaltısı

      Hâyâllerimi inşa ettiğim yer burası; ve özümün şekillendiği... Gittiğim en uzak mesafeleri bile buraya göre ölçerim hâlen. Çünkü bu yer dünyamın merkezi. Beni son tanıyan büfeci de öldüğünde kapanmış dükkânı. Sürdürebileceğim sadece nostaljik bir romantizm. Göz alıcı sokak lambalarının altına yağmur çiser, sabahları ufuklarına sisler çöker. En beklemediğim anda hatıranla karşılaşırım.      Yollar da çehresiyle birlikte değişir şehrin. Biraz da çirkinleşir tabii, sanki dünyanın en güzel yeriymiş gibi. Ah, siz onu bir de benim gözlerimle görseydiniz! Gözlerim mi daha gençti yoksa başımdaki kavak yellerinden mi? Aralık sonunda, eski sevgili, sokaklarına yaz 'ı getirirdi. Ailecek oturulup bir pazar kahvaltısı edilirdi. Ben, seni hep daha çok severdim! Sen bana bunları yazdırabileceğini bilmezdin. Bir zamanlar burası kendimi ait hissettiğim bir yerdi. Artık o kişiye benzemiyorum dahi.     Yarım kalan tüm yazılarımın devamı bu. Şehrin sokaklarında...