Her şeyi unuttuğum andan itibaren seni aradım zamanda. Zaman da böyle başladı zaten; hepsinden önce sen varken, evren henüz yaratılmamış ve sen benden ayrılmamışken. Önce ışık oldu ve ben seni ışıkta aradım. Işıkların en güzeli gözlerini bulamadım ne gündüz ne gecede. Aklımda kısılıp kalmış görüntünü bulmaya çalıştım yaratılmış her şeyde. Onlara isim verdim ve seni o kelimelerde aradım. Kelimelerin en güzeli adın, gizlenmiş olmalıydı sayfalardan birinde. Ne dizelerimdeydi oysa ne bir hecede. Neden sonra seyahatlerime başladım, varlıkların en yücesi insana melekleri diz çöktürdükten sonra. İblis akıllarına girince ve onlar bilgi ağacının meyvesini yeyince... Cennetimden ayrıldım seni bulmak için. Seni yeniden öpmek için, ırmaklardan akan şaraplar gibi dudaklarından. Ah, dudaklarının tadını nerden bilebilirim ki? Takım yıldızları dolaştım. Prensesler, avcılar ve gezginlerle tanıştım benim gibi. Yalnız, senin gibi değil asla. Senin gibi birine hiç rastla
Yazarak kaybolan birini okuyarak bulabilir misin?