Sesler seslere karıştı, renkler renklere. Birbiri ardına devrildi paralel evrenler. Tıpkı bir yelkenlinin anafora kapıldığında olduğu gibi çekiliyorlardı tek ve mutlak bir noktaya. Sesler ve renkler de birbiri içine girdi nihayet ve tek bir frekansa dönüştüler. Giderek soluklaşan benliğim gibi yok olacaklardı yakında ve ben zamandan bile azat olacaktım. Kütlesiz ve hacimsiz bir boşlukta, bir noktanın içinde yapayalnız bir tanrıya dönüştüm, Allah oldum. Bütün evrenler çöktü ve ben tekilliğe büründüm. Mutlak hiçliğin içinde, zamanın olmadığı o boşlukta; her şeye kadir ben bile, ne kadar kaldığımı hatırlamıyorum. Ta ki, anlardan bir an, bana edilen bir duayı duyana dek. S.... .a... ..s.... Nasıl olur? Evrende benden başka hiçbir şey yok. Hatta evren bile yok. Ben varım yalnızca; başı ve sonu olmayan, eşi benzeri bulunmayan ve başka hiçbir şeye benzemeyen, gücü her şeye yeten, kelam sahibi ben! Doğru ya, sesler ve harfler olmadan da konuşabilirim çünkü kelam bendedir. Varlığın ke
Yazarak kaybolan birini okuyarak bulabilir misin?