Merak ediyorum, nasıl olurdu acaba? Gümüş zincirli bir kolye hiç kararmasaydı. Kasetçalarların devri geçmese, ufaklıklar hala sokaklarda oynasaydı. En sevdiğimin buzlu dondurma olduğu yıllar diyorum. Yaz hiç bitmese okullar hiç başlamasaydı. Ağustos bitmeseydi yani, anladın mı şimdi?
Ben bir yere tatile gitmiş olsam, daha dönmemişim. Eylül gelmiyor, ben hiç doğmamışım. Sonra bir geliyorum, her yer bayram festival. Ben yine gidiyorum, hiçbir şey değişmiyor. Bir şeyler de eksiliyor tabii, birkaç tını yok, birkaç kelime eksik, birkaç sayfa kayıp, birkaç şiir hiç yazılmamış. Ne değişirdi merak ediyorum. Merak ediyorum.
Fark ediyorum sonra, italik yazılarım da kalmamış. Daha mı normalim? Ne oldu bana böyle, nerde kaldı üslup, hani güzel başlamıştı şarkı? Büyüyorum sanırım. Büyümek böyle bir şey miydi dersin? Büyüklerimiz söylerdi de bu kadar acılı olduğunu bilmezdim. Çocukken, mahalledeki ablamın yaşından altı yaş daha büyüğüm. Nasıl da güzeldi her şey, nasıl düzelir, merak ediyorum...
Ben özlüyorum. Bir önceki günü dünden daha çok özlüyorum. Her geçen gün bir şeylerin vakti yaklaşıyor gibi hissettiriyor ve sımsıkı yumruğumdan biraz daha kum dökülüyor. Ölümü çağrıştırıyor bana ve yaşamı. Sanki o kumlar yerine biri beni tutsa öylece duracağım. Duramam ki, elbette kaçacağım. Da işte kendinden kaçamıyor insan hiçbir yere. Yalnız kalamıyor adam akıllı, bazen değişen tek şey takvimin yaprakları, üzerinde yazan yazılar oluyor. Bazen de bir bakmışsın, aynada kendi yüzüne bakarken çocukluğunu hatırlıyorsun...
Yorumlar
Yorum Gönder