01.11.2017
Prag, Çekya
Her şeyin en doğrusunu bildiğim zamanları hatırlıyorum. Her şeyde en iyisi olduğumu. En karanlık sokaklardan geçtiğimi; en çetin yolu seçtiğimi. Bana sorsan o zamanlar tarif bile edemezdim seni ne kadar sevdiğimi. Eh, bir de işin içine katınca gençliğimi...
Şimdi yıllar geçti, biraz da büyüdüm sanırım. Artık ne kendimi seviyorum o kadar ne seni. Aslına bakarsan bir hayli özlüyorum o günlerimi...
Uzayın derinliklerinde seni aramaya çıkmadan önce söz vermiştim kendime, insanları doğruya götüreceğime, zulüm görenleri özgürleştireceğime. Beceremesem de bu uğurda ölecektim. Yolcuğuluma da böyle başlamıştım evet. Seni bulamazsam dönecektim. Hep en güzel şeyler lanetimiz olur. Seni buldum. Bir daha geri dönemememin sebebi buydu. Ve en büyük günahlara girmemin!
Ben bir toz bulutuydum. Gezegenler ve yıldızlar oldum. Toprağa ve suya hayat verdim. Bir çocuktum eskiden. Büyüyüp seni korumak istedim. Son'un çanlarını duyduğum an seni kurtarmak istedim. Beni gör istedim.
Neden güzel şeyler yapmak isteyen insanların sonu hep ölüm olur? Yakaladılar beni, ellerimi bağladılar, gözlerimi dağladılar. Yaktılar cebimdeki üzerine senin için yazdığım kağıtlarımı, ağıtlarımı küçücük çocuklara okuttular. Şimdilerde bir tek ölüm kapımı çalıyor, küllerim yavaş yavaş toza dönüşüyor.
Sesim yıldızlara ulaşmıyor artık.
Gördüğüm son şeyi de yitiriyorum bu derin ve ağır karanlığın içinde sürüklenirken.
Bir çift göz ve bir ikiz kara delik...
Sanki birazdan hiçliğe döneceğim ve sonra her yer sonsuzluk.
Ne boktan şey lan o'nsuzluk!
Yorumlar
Yorum Gönder