Yarım kalan tüm yazılarımın devamı bu. Şehrin sokaklarından bir sergi. Hatıralarımdan bir kolaj, sana dair enstantaneler... Bunlar objektifime yansıyan duyguların rengi. Nerelere gittim hiçbirinden dönemeyecekken geri. Maceralar ve mitlerle dolu masallar anlatırdım sana, bir kez olsun izin verseydin. Bir kez daha ve bir kez daha... Bilmezdin, bir türlü doyamazdım seninle konuşmaya. Hepsi milyon yıl kadar önceydi. Şimdi hayaletin dahi gezmiyor bu yabancı sokaklarda. Ben de sokaklara yabancıyım zaten. Artık aynı şarkıları bile dinlemiyoruz belki. Ama ne güzeldi seni sevmek! Keşke zamanında bunu ben de bilseydim.
Bu yer, her zaman benim yeniden başlayabileceğim bir yerdi. En azından hep öyle zannederdim. Bugün, parklarına bile yabancı olduğum bu yer; ağaçlarının altına oturup da sana bir şiir yazmadığım... Değişmiş her şey, iş işten geçmiş. Naaşım Ayaspaşa Camii'nden kalkmamış. Gömmemişler beni, şehirle birlikte, sen bizi terk ettiğinde. Unutmuş ahâli, vermemiş hoca selâmı. Bu yer; benim hâyâllerimin de yıkıldığı bir yer! Sen gibi, ben gibi; artık tanımadığım...
Yorumlar
Yorum Gönder